Monday, December 27, 2010

Arabamin tekerleri, Pittsburgh'un sekerleri!

Sehrin tam bir tatil sessizligine ve ataletine burundugu su gunlerde vaktimi genelde evde geciriyorum. Eve yeni bir workstation kurdum, 24 inchlik yeni ekranimi tatil dolayisiyla eve tasidim. Cift ekranli teknoloji sayesinde kendimi motive edip calisiyorum. Arada da okul doneminde aklimda olan ama bir turlu vakit bulamadigim islerimi halletmeye calisiyorum. Bugun de uzun suredir ustunde bir civiyle dolastigim arka lastigimi degistirmeye gittik Asli kizla. Biraz gec kalmisiz belli ki "yarin sabah gelin" dediler. Sabah nasipse bir deneme daha yapicaz. Kisa gunun kari, bilgisayarim icin isinmasini onleyecek bir altlik, ve gecenlerde sabahin 7'sinde kirmayi basardigim boy aynasinin yerine aldigimiz pespembe cerceveli sihirli(?) bir ayna oldu.
Bu arada cocukken soyledigimiz bir tekerleme geldi aklima biraz degistirerek aktariyim:-)
Arabamin tekerleri
Pittsburgh'un sekerleri
Cek dostum cek
Doktoranin kahrini cek,
Bakalim yarin arabamin tekerini tamir ettirebilecek miyim?

Wednesday, December 22, 2010

Adi ask

Bugun radyoda Zulfu Livanelinin soyledigi bir sarki kulagima takildi, sozler cok anlamli ve guzel bestesi de etkileyiciydi. Sarkinin adi "Adi ask". Artik nesli tukenmis bir ask tarifi yapiliyor siirde bana kalirsa. Ama yine de bir zamanlar boyle derin ve gercek hislere sahip olan insanlarin yasamis oldugunu bilmek bile iyi gelebiliyor insana.
Modern zaman insanlari icin boyle bir ask tarifi yapmayi bir kenara koyalim, yapilan tarifi anlamak bile guc.
Biz aski varligimiza anlam katan bir dayanak noktasi olarak goruruz, Esrefoglu Rumi onun icin yasami yok etmis. Biz bir askla dunyaya daha cok baglaniriz, sair ise ask ugruna dunyayi hice satmis. Anlamasi guc degil mi?

Dunyayi hice satmaktir adi ask
Dokup varligi gitmektir adi ask
Sendeki sekeri ellere sunup
Zehiri kendin yutmaktir adi ask

Bela yagmur gibi gokten yagarsa
Basini ona tutmaktir adi ask

Bu dunya bir ates denizi sanki
ona kendin atmaktir adi ask
Var esrefoglu Rumi bil gercegi
yasamayi yok etmektir adi ask

Saturday, October 2, 2010

Once

Az once Once adli bir film izledik Asli kizlan. Cok dokundu bana bugunlerde pek bir hassasim nedense. Hersey aglayasim var. Filmin sonunda da agladim tabii ki. Filmdediyalogtan cok sarki vardi. Esas sarkinin adi da "Falling slowly" sozleri soyle:

I don't know you
But I want you
All the more for that
Words fall through me
and always fool me
and I cannot react
And games that never amount
to more than they are meant
will play themselves out.
Take this sinking boat and point it home
We've still got time
Raise your hopeful voice you have a choice
You've made it now.
Falling slowly eyes that know me.
And I can't go back
Moods that take me and erase me.
And I'm painted black
You have suffered enough
and warred with yourself.
It's time that you won
Take this singing boat and point it home
We've still got time
Raise your hopeful voice you have a choice
You have made it now
Falling slowly sing your melody
I'll sing along

Ramazan bayraminin ucuncu gununden kalma bir yazi

Bu yazi 12 Eylul 2010 pazar gunu kaleme alinmistir. Yazinin basindaki ve sonudaki tirnak isaretleri ondan sebep bulunmaktadir.
" Bayramin ucuncu gunundeyiz. 40 yilin Carsambasi biraraya geldi bugun. Schenley parkta Bayram Piknigi, Atlanta seyahati, referandum, 12 dev adamin Amerikay'la dunya kupasi maci, Steelers ve Atlanta maci. Su an yoldayim. Yanimda ortodoks yahudi bir amca oturuyor. Bayaggi bilmis ve komik bir tipe benziyor kendisi. Yukaridaki kabinleri kapatmaya calisan hostese talimat veriyordu az once.
Gunu ozetini soyle verebilirim. Piknik cok sikiciydi,gittigime hatta ucagimi bu piknik icin ertelettigime pisman oldum. Referandumdan % 58'le evet cikti. 12 dev adam iyi mucadele etii ama 17 puan farkla dunya kupasini kacirdi. Steelers maci aldi, Pittsburghta herkes cok mutlu oyle ki basketbolda dunya sampiyonu olduklarindan bile haberleri yok.
Haftaya bankada kacak gocmenlerle ilgili calismamiza devam edecegiz. Insallah verimli ve bereketli bir hafta olur. "

Thursday, September 9, 2010

Yahudi mahallesinde bayram

Pittsburgh'un bir yahudi mahallesinde kutladigim 6. Ramazan bayrami. Her yil Rosh Hashanah ve Ramazana bayrami ayni gune rastgeliyor. Ama bu sene Ramazan bayraminin bitim konusunda Islam dunyasinda bir ihtilaf oldu ve ISNA'nin aldigi kararla Amerika bayrami Cuma gunu kutlamaya karar verdi. Dolayisiyla bu sefer Yahudi komsularimizi bayram kutlama konusunda birgun geriden takip ettik.
Bu ek bilgiden sonra konumuza donelim. Sokaklarda en guzel kiyafetlerini giyinmis sekilde dolasan yahudi ailelerini gorunce"ortalikta en azindan bir bayram coskusu var " diye dusunuyorum her Ramazan bayraminda. Farkli bir bayramin coskusu olsa da sokaklarda hissedilen bazen o bile iyi gelebiliyor insana. Rosh Hashanah ne diye merak edip arastirdim sonunda. "Hesap gunu(The day of judgement) veya "Allah'i anma zikretme gunu (The day of remembrance)" olarak geciyor anlami. Ibrani yilinin baslangici sayiliyor bugun. Rosh Hashanah ve onu takip eden Yom Kippur'da ibadethanelerinda toplandiklari zaman "shofar"adli bir aleti ufluyorlarmis. Resimlerden gordugum bu alet Israfil'in Kiyametin kopusu oncesi ufleyecegi Sur'a benziyor(en azindan benim kafamda canlandirdigim Sur'a). Haftaya Cumartesi de Yom Kippur olarak adlandirdiklari bayramlari olacak komsularimizin. Haftaya o gun de Yom Kippurla ilgili birseyler yazarim artik. Herkesin bayrami kutlus olsuun..

Saturday, September 4, 2010

Psikopatca istekler-I

Beyaz showda Psikopat adli bir tip vardi benim favorimdi kendisi. Garip garip istekleri vardi ve bunlari zaman zaman dile getirirdi. Misal: "yagmurda yurumek istiyorum ama islanmak istemiyorum" Gecen yigilan bulasiklari gorunce Azzlii' nin dilinden boyle bir istek cumlesi dokuldu "Yemek yemek istiyorum ama bulasik ciksin istemiyorum" "Cop dursun istiyorum ama koksun istemiyorum" Biraz daha kafa yorup bir kac sey daha uydurduk,
"Sezen Aksu dinlemek istiyorum ama huzunlenmek istemiyorum"
"Doktor olmak istiyorum ama doktora tezi yazmak istemiyorum"
Var mi baska psikopatca istegi olan?

Kucuk zaferler

Ramazanin neredeyse sonuna geldik, bayram nesesine 4 gun kaldi. 11 ayin sultani bitiyor ama yeni dostluklar basliyor benim icin. Bugun iftar cadirimizda gecen sene Musluman ogrenci derneginin iftarinda tanistigim arkadasim Lauren, ablasi ve John adli bir arkadaslari vardi. John Turkce dersleri almis gecen sene, yemek esnasinda biraz pratik yapmaya calistik. Onun yanlislarini duzeltirken garip bir his uyandi icimde. Neydi bu his diye sonradan sorguladigimda vardigim sonuc cok da masum birseylere isaret etmiyordu. John'un o cumle kuramayislari, gecmisi gelecege katarak zaman mefhumunu alt ust eden ifadeleri bende sanki ufak bir zafer hissi uyandirmisti. Bu zafer sadece kendi adima degil, bir cumleyi anlamak icin bazen 5 kez tekrar ettiren, yapilan sakalara sanki anliyomus gibi herkes guldugu icin gulen, hatta bazen kendisine sorulan soruyla hic alakasi olmayan bir cevap verip sonra da mahcup olan ve burada ikinci dil uzerine kurulu bir hayati yasamaya calisan herkes adina kazanilmis bir zaferdi :-) Kulaga cok hos gelmiyor biliyorum ama ic dunyamda boyle bir yansimasi oldu bu gecenin. John tum bunlardan habersiz kisa da surse Turkcesini pratik hayatta kullanmanin mutlulugu ile ayrildi cadirdan. Ramazan sonrasinda Turk kahvesi (onun ifadesiyle Turkce kahve) icmeye cagirdim uc arkadasi da. Simdilik Ramazanin bereketini tanidigim insanlar, actigim kapilar boyutunda en yogun olarak hissettim. Ama bana oyle geliyor ki uzun ve orta vadede filizlenip yeserecek cok bereket tohumu atildi hayatima bu ay icinde. Bundan sonra bana dusen hepsini sabirla sulayip buyutmek.

Friday, September 3, 2010

Doktora ogrencilerinden ozlu sozler

Bugun sabah biraz gec kalkinca okula gitmek yerine birkac saat sadece adi cilgin olan kahvecimizde calismaya karar verdim. Crazy Mocha'ya geldigimda okuldan bunalip tebdil-i mekana ihtiyac duyan bir arkadasi benim her zamanki masamda gordum. Arkadas doktora hayatindan bugunlerde bayagi bunalmis olacak ki bu hayata dair birkac ozlu soz dokturdu. Aklima gelen iki tanesi soyle:
"Sonunu dusunen doktor olamaz"
"Arastirmanda gunu yasa"
Ikisini de begendim, yenileri geldikce ozlu sozler serisinin devami seklinde sunmaya calisacagim.

Sunday, August 29, 2010

Zamanin akisi ve degisken haller

Ramazanin son 10 gunune girdik, zaman sanki gurbette daha da hizli akip geciyor ve hayatlarimiz cok tekduze gidiyor gibi gozukse de aslinda cok hizli degisiyor. Gecen sene iftar cadirimiz ilk defa kurulmustu ve o cadir sayesinde su an cok buyuk anlami olan dostluklar kurdum. Oyle ki bi sene once sokakta gorunce kuru bir selam verip gececegim bir sahsi muhteremle simdi ayni evi hatta gunun 24 saatini paylasiyorum. Bugun dayisi Kanada'dan gelince birlikte hareket edemedik dogal olarak ama bu durum benim kimyami bozdu sanirim :-) Sabah kalkinca "Ben simdi napicam tek basima" diye dusundum, sanki bunca yildir tek basina yasayan ben degilmisim gibi nasil da hizla alismistim bu yeni duruma. Hayat arkadasimin (ev arkadasim demiycem cunku hayatimin su doneminde hayat arkadasim oldu kendisi) bu durumla ilgili guzel bir tespiti var. "Insan gurbette hayati ziplenmis olarak yasiyor" der kendisi. Dogru soze ne denir. Zaman cabuk akiyor ve hallerimiz bir o kadar da cabuk degisiyor bu duruma ise biz daha da kolay alisiyoruz..

Wednesday, August 25, 2010

Cadir alti kurulan dostluklar

Bu sene ikinci kez Ramazan ayinin 10-12 gunluk bir bolumunde iftar yapabilecegimiz cadirimiz kuruldu. O cadirin icindeki tum insanlara ve kendime donup baktigimda birsey farkettim. Hepimiz actik, ve onumuze konulan yemekleri bu yuzden buyuk bir istahla yiyorduk. Ama bu aclik yemeklere duyulan acliktan ziyade birseydi. Ben de dahil olmak uzere orada bulunan herkes, bir arada olmaya, sevgi ve muhabbet icinde topluca yemek yemege acikmisti, tipki bir aile gibi. Gurbetin insana ogrettigi en guzel seylerden biri bu bana kalirsa. Insanlari tum farkiliklarina ragmen sevmek, onlarla dost olabilmeyi, birseyler paylasmayi basarabilmek. Gecenlerde bizim rapsodi kizlan burada nasil birbirinden farkli insanlarin bu kadar iyi dost olabildigini konusuyoduk. Malum bu maalesef Turkiye gercekleriyle cok ters dusen bir durum:-) Konusmamizin sonunda vardigimiz sonuc suydu. Aslinda bu durum biraz da insanlarin ellerinin mahkum olmasindan dolayi ortaya cikiyor. Burada Turkiyeye kiyasla daha az seceneginin olmasi, kendine benzeyen insanlari bulma ihtimalinin daha dusuk olmasindan mutevellid bir durum yani anliycaniz. Olsun yine de sebep kulaga cok hos gelmese de netice bana kalirsa iyi. Elif Safagin Ted talks'taki konusmasina ithafen konusmak gerekirse, insanlarin ruhunu olduren, icini kurutan, bakisini korlestiren tum cemberlerden kurtulmalarini saglayan dostluklar kuruluyor gurbette. Her gece yemek yedigimiz iftar cadiri da bu dostluklarin temelinin atildigi bir yer. En azindan benim "iyi ki tanimisim" dedigim insanlarin bir kismini orada yakindan tanima firsatim oldu.
Bugun Ramazan 17

Tuesday, August 24, 2010

Rahmet, Magfiret, Kurtulus

Basi rahmet ortasi magfiret sonu kurtulustur diye buyurmus efendimiz Ramazan ayi icin. Rahmet sonsuz bir deniz misali, insallah o denize kormadan acilmisizdir. Icimizde hicbir cekince, acaba olmadan, sularina kendini birakmisizdir. Cunku ancak bu sekilde magfiretten nasibimizi alabiliriz. Kurtulus ise sonunda cikilacak sahil-i selamet misali. Henuz gec kalmis sayilmayiz, bir an once dalalim deryayi rahmete ve yikanalim magfiret sulariyla. Ancak boyle olur kurtulus sahillerine cikis ve aslinda budur bayram olan..
Allahumme inneke afuvvun kerimun tuhibbul afve fagfu anne..
"Allah'im Sen affedicisin affetmeyi seversin, bizleri de affet"
Amin

Wednesday, June 9, 2010

TAHİR'LE ZÜHRE MESELESİ

TAHİR'LE ZÜHRE MESELESİ:
"Tahir olmak da ayıp değil
Zühre olmak da..
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte
Yani yürekte.
Mesela bir barikatta dövüşerek
mesela kuzey kutbunu keşfe giderken
mesela denerken damarlarmda bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanm da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet - 1947"

Friday, April 2, 2010

TGIF

Guzel bir Cuma gununun aksami sadece adi cilgin olan mekandayim.. kafami onumdeki seyden kaldirip disariya bakiyorum..Insanlar geciyor pencerenin onunden bazen gozgoze geliyoruz onlar da iceriye bakiyolar. Herkesin yuzunde ayni mutlulugu gorebiliyorum. Sonra da dusunuyorum, ben neden buradayim diye? Calismak mi istiyorum yoksa yalnizligimi unutmak mi? Sanirim ikisini birden istiyorum. Bir yandan da yansimalarin melodileri kulagimdan girip yuregimde yansiyor. Izlemeye devam cilgin kahvecinin penceresinden Sincap tepesi ahalisini:-)

Sunday, March 28, 2010

DC

Aslinda yazacak cok sey vardi ama yazamadim ne zamandir. Dun Washington DC'deydik. Sanirim bu sene 7.si olan bir workshop programimiz var. Gittigim bircok konferanstan daha faydali buluyorum bu organizasyonu. Bir de yol arkadaslarim sayesinde eglenceli bir yolculuk gecirdim. Donus yolunun yarisinda sarki soyledik, yarisinda da akil oyunlari cozmeye calistik. Bu ikinci yarida ben cok aktif katilimda bulunamadim, bir sure sonra uyumusum:-) Bir gun icinde 540 mil yol katettik, 17 sunum dinleyip 1 sunum yaptik, eski arkadaslari gorduk, gelecege dair umitlendik.. Nice workshoplarda bulusmak, gorusmek umidiyle..

Monday, March 8, 2010

Bahar Tatili

Yeni bir bahar tatiline daha basladik. Bir hafta oncesine kadar "bahar tatili olmayacak bu kis tatili olacak" diye hayiflaniyordum. Bu tahminimde yanildim. Hava gunluk guneslik ama o gunes neden benim icimi yeterince isitmiyor acaba? Anlasilan disimdaki aleme bahar geldi ama icimdeki alemde henuz kar firtinalari devam ediyor. Bakalim batinimda gunes ne zaman dogacak? Aslinda bu tamamen bizim elimizde, istersek o gunes hic bir zaman batmaz. Cok mu karamsar oldu? Oldugu gibi olsun, vesselam..

Saturday, February 27, 2010

Mystical Garden'dan topladiklarim


Bugunlerde Omer Faruk Tekbilek serisine takildim, ama bir parcaya ozellikle takildim. Sozler ve icra beni derinden etkiledi, basa sarip sarip dinliyorum. Sanki omuzlarimdan agir bir yuk kalkti bu sozlere kulak verince. Mystical Garden albumunden bir eser..



Hu hu hu Allah seven kalptedir Allah
Hu hu hu Allah gonullerdedir Allah



Kalbimi actim geldim, gulleri sactim geldim
Yollari actim geldim, daglari astim geldim
Gizli sirlar icinde perdeyi aciverdim
Gorunmeyen cok seyi ortaya saciverdim

Acildi kapi girdim
Her yonde Seni gordum
Gulumseyen yuzlerde, hosnut gonulde gordum
Yarattigin herseyde sadece Seni gordum
gecmis gelecek her anda bir tek Sen varsin gordum

Hu hu hu Allah La ilahe illallah
Hu derim hu Allah var mi ki baska Ilah


Allah kendini hakiki anlamda seven her gonuldedir ve bu gonuller dunya yansa yine hosnut gonuller olmaya devam ederler. Ya en ufak bir sorunda feryad-u figan edip isyan bayraklarini acan bizler? Acaba bizim gonlumuzde Rabbimize ne kadar yer var? Dusunmeye deger..

Monday, February 22, 2010

Canimin Ucunun ucuncusu



Canimin ucunun ucuncusu uc gunlugune de olsa yanima geldi. Cok eglenceli bir uc gunu paylastik kendisiyle:-) Neler sigidirmadik ki uc gune.. Pittsburgh'u dinliyorum gozlerim kapali seanslari, nargile kafe ziyaretleri, bol bol Ahmet Cakar sohbetleri, guzel yemekler ve tabii ki alsiveris. Keske hergun boyle gecse di mi? Birlikte yapilan sohbetler esnasinda bir arkadasimdan ilginc bir karikatur serisini ogrendim. Anti Klise timi, vaktiniz olursa goz gezdirmekte fayda mulahaza ediyorum

Geride kalmak..

Gurbette geride kalan olmak zormus..Sevdiklerinin yanina gelmesi birkac gun de olsa buradaki hayatini paylasmasi insanda kisa sure sonra bitecegini bildigi halde derin bir mutluluk hissi uyandiriyor. Insan nedense gittiklerini havaalaninda arkalarindan el sallarken degil de eve gelince anliyor. Babam hep "ayrilikla olumu bir terazinin iki gozune koymuslar olum 1 gram agir basmis" der. Su an o agirligi kalbimin ta derinliklerinde hissetsem de Rabbim ahiret ayriligi vermesin, bizi Kendiyle, Kendinin sevdikleriyle ve bizim sevdiklerimizle beraber eylesin diye dua ediyorum.

Sunday, February 14, 2010

Karla verilen mucadele


Bir haftayi askin suredir kar yagisi sehrimizi etkisi altina aldi. Zaman durmadi ama hayat bir kac gunlugune durdu diyebiliriz. Dun 1 saat boyunca ev arkadasimla arabayi temizlemeye ugrastik. Tam bir cengaver ruhuna burunduk zira kar yigintilarina karsi derin stratejilere dayali yogun bir fiziksel mucadele verdik. Tabii bu kadar ugrastiktan sonra da herkesin yaptigi gibi temiz "spot"umuzu bir sandalye vasitasiyla koruma altina alarak alisverise gittik.
Tevaturle rivayet edilen bir bilgiye gore yogun cabalar sonucu temizlenip , sandalyeyle isaretlenen mis gibi karsiz bir "spot"a park etme gafletinde bulunan bir sahsin arabasi fena halde kara gomulerek emege sayginin onemine dikkat cekilmistir. Pittsburgh ahalisinin bilgilerine sunmak istedim efenim. Hayirli geceler olsun..

Mavisini yitirmemeli yasamak

Mavi , itminanin, en Yuce olana hakkiyla teslim olmakla ulasabilecek ic huzurun rengi benim dunyamda. Zaman zaman bulansa da masmavi hayat denizimiz, mavisini hicbir zaman yitirmemeli yasamak. Birlikte acilalim istedim maviligini korumaya calistigim hayat denizime, nasipte ne varsa toplamak uzere. Hadi rasgele!